04 Temmuz 2009

Çalışan annenin başyardımcısıymış Pınar Köfteler...

Bilenlerden özür diliyorum ama bu yazıcığı yazmadan evvel ismini hatırlamayı bekleseydim günler sürebilirdi... "Şok!" yaptığımız zamanlar, atv'de sunucu şahıs, kel kafalı, hatta sonra vefat etti sanki, o derece şuursuzum bakın hatırlamıyorum... Tekrar özür... Hatırlar hatırlamaz güncelleyeceğim bu yazıyı... (Hatırlayan ve yorum yazarak söyleyen olursa sevinirim ayrıca...)


-- 10.07.2009 edit: "İner misin çıkar mısın?" programı sunucusu Boran Kaya... 2000 Yılında trafik kazasında vefat etti.---

Bunun Pınar Köfte ile ilgisi şudur efendim: İşte o dönemde, "nefret edilerek şöhret olunur mu?" muhabbeti dönmeye başlamış, hatta "reklamın iyisi kötüsü olmaz, maksat dikkat çekmektir" denmişti...

Daha sonra bunun pek çok örneğini gördük televizyonlarda... Kuvvetli duygular, akılda kalırlar. Vektörel olarak sevginin kuvveti ile nefretin kuvveti eşittir, sadece yönleri terstir.

İşte awareness, yani "bilinirlik" olarak karşımıza çıkan reklamcılık hedefi de bu noktada konumuza temas ediyor.

"Annemin köftesi gibi aynı, çalışan annenin başyardımcısıymış Pınar köfteler"

Bence şimdiye kadar görülmüş en "gıcık" reklamlardan birisidir...

Diğer yandan, işe yaradığına da eminim...

Kadın (oyuncuyu tenzih ederim; karakterden bahsediyorum) itici, zorlama sözlerin melodiye eğreti oturuşu, her yanıyla "gıcık"...

Ama akla "Pınar Köfteleeeer" lafını sokuyor mu?

Evet...

Aynı şeyi Pınar Sucuk için de yaptılar... Gıcıklık boyutunda değil, "Pınar Sucuk" lafını akla sokma anlamında...

"İlla illa illa ki Pınar sucuklu olsun"

Hani bazen kafamıza takılır ya saçma bir şarkı; sinir oluruz ama kafamızda loop edip çalmasına engel olamayız.

Bunu kullanan bir taktik bu; itici olup olmaması mühim değil...

Rafa gittiğimde aklıma ürünü sokuyorsa ne âlâ...

Çoook tartışılabilir bu konu; ama işe son derece gıcık olsam da işe yaradığını hissettiğimi söyleyebilirim rahatlıkla...

"Melodi Logolar"

Bu konuya da bağlanır hadise...

Bu terimini şu anda yakıştırmış bulunmaktayım...

4 notayla markanın kendisini ifade edebilmesinden bahsediyorum...

Bunun ilk ve en önemli örneği Nokia'nın standart zil tonudur.

Bunun çook daha kısa ve hakikaten 4 notalı başyapıtı ise Intel Inside melodisidir.

Kulak mühim...

Hatta ölümcül derecede...

Bir başka yazıda daha detaylı değinmem lâzım bu konuya...

Pınar köfteleeeer!

:))

Hiç yorum yok: