2007 mi? Yuh diyorum ben...
Uzay 1999 diye bir dizi izlerdik, zevkten geberirdik.
Ulan tam 8 sene geçti hâlâ şöyle bir ağız tadıyla uzay gemisi kullanabilmiş değilim.
Maya diye bir kadın vardı orda streç lateks kılıklı. O da yok meydanda...
Görenine hatırlayanına rastlamadım, hatırlıyorum diyen beri gelsin; bende bu Uzay 1999'un aile oyunu da vardı... Monopoly ve benzeri oyunlar gibi işte... Zar atttıkça oyun tahtası üzerinde ilerliyorsunuz, geldiğiniz karelerde ne deniyorsa yapıyorsunuz, kart çekiyorsunuz gerekirse; aha işte ondan.
Ayrıca parmak kadar çocukken hesap makinesiyle sürekli 2000 - 1974 işlemini yapardım ki göreyim o görkemli yaşımı 2000 senesindeki: YİRMİALTI.
Oha derdim; vay be... Kesin çoluk çocuğa karışırmıştım, kırmızı bir arabam olurmuştu...
Nah!
Uzay 99 bana tam 8, 2000 yılı ise tam 7 yıl uzakta....
Çoluk çocuk yok ama evliyim.
Kırmızı arabam yok.
Üstelik tam tamına 33 yaşındayım -ki 3 gün sonra 34'e basacağım-
Hayat böyle bir şey değil mi zaten? Gelecek hakkında hayal kurarken yaşadıklarımız işte...
Geride kaldıktan sonra, daha bu sabah gördüğünüz rüyadan bir farkı kalmıyor hayat boyu yaşadıklarınızın.
O halde bunca çaba ve kasma niye?
Hep derim, "hayat şimdidir..."
Mesela ben şimdi 6 bira şiddetinde alkollüyüm, çişim var, karımla başbaşa güzel bir yılbaşı geçirmenin mutluluğu içindeyim ve yılın ilk blog mesajını yazıyorum.
Bunlardan dolayı mutluysam hayat güzel demektir.
Ya sizin "şimdi"niz nasıl şu an?
Herkese mutlu "şimdi"lerle dolu bir yıl diliyorum efem...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder